
Çoğaltmada in vitro kültürlerin kullanılması
Read Time:9 Minute, 1 Second
Dergi adı: Türktarım Yılı: Sayısı: 128
Çoğaltmada In Vitro Kültürlerin Kullanılması
Bilim, binlerce yıldır insanoğlunun gözlem ve denemeleri neticesinde hızlı bir gelişme göstermektedir. İcatlar; imkanlar nispetinde uygulamaya aktarılmış, aktarılmakta ve aktarılması için de çalışmalar olanca hızıyla sürmektedir.
Özellikle içinde bulunduğumuz 20. yüzyılda teknolojinin baş döndürücü bir hızla gelişmesi hayatımızı oldukça kolaylaştırmaktadır. Her sektör kendi aktivasyonu ve kapasitesi oranında yeni teknolojiler üretebilmekte ve bunlar uygulamaya aktarılabilmektedir. Tarım biliminde de gen mühendisliğine, gen kopyalamalarına kadar gelen bu teknoloji, birçok yönleriyle kolaylıklar sağlamıştır.
Giderek artan dünya nüfusu ve buna doğrudan bağlı olan gıda ihtiyacı karşısında dünya tarım alanlarının sınırlı oluşu, daha fazla genişletilme olanaklarının olmayışı, insanoğlunu yeni arayışlara itmiştir. Tüketim alışkanlıklarının da farklılaşması sonucu bu mahdut alanların daha verimli kullanılması zorunlu hale gelmiştir.
Birim alanın daha verimli kullanılması için yapılan ilk çalışmalar ürün üzerinde yapılmıştır. Sulama, gübreleme vs. gibi bakım uygulamalarıyla verim bir miktar arttırılmıştır. Daha sonraları standart çeşit kullanımı, anaç kullanımı vs. ile devam eden verim artırma çalışmalarını kalite unsurları üzerinde yapılan çalışmalar takip etmiştir. Verim ve kalitesi yüksek, çevre koşullarına adaptasyon kabili yetine sahip ve hastalık-zararlılara dayanıklılığa sahip yeni çeşit elde edilmesi için çalışmalara başlanmıştır. Bu çalışmaların yanında çoğaltmada ve yetiştirmede kolaylık için geleneksel yöntemlerin yerine, birim alandan maksimum yararlanmanın yolları aranmakta, bunlar da hızlı bir şekilde uygulamaya aktarılmaktadır. Bu yöntemlerden biri de doku kültürü yöntemleridir.
Mikroçoğaltım teknikleri veya in vitro kültürler; diğer klasik üretim yöntemlerinden farklı olarak, bit kinin çeşitli kısımlarından alınan meristen, sürgün ucu, anter, embriyo gibi eksplantların sterilize edildikten sonra organik ve inorganik çeşitli maddeleri içeren steril gıda ortamlarında (in vitro ortamlarda) ve uygun çevre koşullarında kültüre alınması ve bu ortam içinde bu eksplantları bitkiciklere dönüştürme işlemidir (Çelik 1998).
Bu yöntemle; kısa sürede sağlıklı ve çok sayıda bitki materyali elde edilmesi, geleneksel yöntemlerle kolay çoğaltılamayan bitkilerin çoğaltılması, yıl boyu üretim yapılabilmesi, patojenlerden ari bitki eldesi, ıslah amacıyla genotipik farklılıkların oluşturulması, anter ve polen kültürüyle haploid bitkilerin üretilebilmesi seleksiyon kolaylığı, ıslah süresinin kısaltılması, yeni melezlerin hızlı bir şekilde çoğaltılabilmesi ve bitki gen kaynaklarının muhafazası sağlanır (Çelik ve ark. 1999; Ataseven ve Uzun 1996; Gönülşen 1987). İn vitro kültürler; hücre kültürünü, embriyo kültürünü, organ kültürünü, anter kültürünü, doku kültürünü ve meristem kültürlerini kapsar.
Vegetatif çoğaltım amacıyla üretimde kullanılması, klasik yöntemlere göre daha avantajlıdır. Başta süs bitkilerinde olmak üzere başarıyla kullanılabilmektedir. Yine turunçgillerde virüsten arındırılmış bitki eldesi için nuseller embriyonun doku kültürlerinde yetiştirilmesi ile fidan eldesi de yoğun olarak kullanılmaktadır.
Bunların yanında birçok bitki türünde başarılı bir şekilde uygulanabilen bu yöntemle yaklaşık olarak Hollanda’da 80 milyon, Fransa’da 40 milyon, Tayland’da 35 milyon, İtalya’da 30 milyon, Belçika’da 23 milyon, İngiltere’de 20 milyon, Avustralya’da 18 milyon, Polonya’da 15 milyon, Almanya’da 10 milyon, Japonya’da 10 milyon, Malezya’da 8 milyon, İspanya’da 7 milyon, Endonezya’da 6 milyon bitki üretilmiştir (Çağlar 1997).
In vitro kültürlerle virüssüz bitki eldesi sağlanabilmektedir. Kuramsal olarak, hücre bölünmesinin çok hızlı olduğu, hücrelerin Çok aktif olduğu meristematik bölgelere virüs giremez (Gürsan ve Nogay 1999). Aynı zamanda özellikle meristem ve sürgünucu kültürleriyle sıcaklık ve ışık uygulamaları virüs eliminasyonunda başarılı sonuçlar vermiştir. Sıcaklık uygulamasında bulaşık olan bitkiler önce artan sıcaklıklara maruz bırakılmakta, sonra meristem uçları kültüre alınmaktadır. Çilekte meristem ve sürgünucu kültürü ile termoterapi kombine edilmiş, stravvbery mild’e karşı % 100 başarı sağlanmıştır. Yine muzda cucumovirüse karşı kemoterapi ile yapılan kombinasyonda % 100 başarı sağlanmıştır.
İn vitro kültürlerle, klasik çoğaltma yöntemlerine göre çok daha hızlı üretim yapılabilmektedir. Çoğaltma katsayısı oldukça yüksek olan bu yöntemle tek bir damızlık bitkiden özellikle diğer yöntemlerle üretilmesi zor olan bitkilerden hızlı bir klonal üretim yapmak mümkündür. 1 -2 yıl gibi kısa bir sürede tek bir damızlık bitkiden 2-3 milyon yeni bitki elde etmek mümkündür (Çelik 1998). Bu şekilde özellikle yeni ıslah edilen çeşitlerde eldeki sınırlı materyalden çok sayıda yeni birey eldesi mümkündür. Süs bitkilerinde de bu amaçla yaygın olarak kullanılmaktadır. Hem diğer yöntemlere göre çok daha hızlı ve daha ekonomiktir. Hem de vegetatif yöntemlerle çoğaltılan diğer bitkilere göre bazı avantajlar sağlamaktadır. Mesela in vitro bitkiler daha iyi bir genotip göstermekte, sürgün oluşturma ve çiçek verimi konusunda daha verimli olmakta, daha uzun çiçek sapına sahip olmakta, daha erken çiçek açmakta ve ticari anlamda homojen ürün elde edilebilmektedir (Mansuroğlu ve Altan 1999).
Bitki ıslahında klasik yöntemlerle melezlenemeyen, normal olarak uyuşmazlık gösteren bazı türlerin melezlenmesi, yeni genomların elde edilmesinde de başarılı olarak kullanılabilmektedir. Buğdaygillerde bu konuda başarılı çalışmalar yapılmış ve olumlu sonuçlar elde edilmiştir. Somatik melez hücre hatları, hücre süspansiyon kültürlerinden izole edilen protoplastların kaynaşmasından elde edilmiştir. Protoplast kaynaşmasının en büyük yararının da sitoplazmik erkek kısır hatların üretiminde olacağı bilinmektedir (Bürün 1996).
Ayrıca in vitro kültürlerde veya bu uygulamaların mutagen uygulamalarıyla kombine edilmesi sonucu çok geniş bir varyasyon sağlanabilmekte ve bunun içinden de elverişli bitkilerin seçimi ıslahçılara büyük kolaylık sağlamaktadır (Özzambak ve ark. 1999).
Son yıllarda hızla kaybolan bitki gen kaynaklarının da muhafazası bu yöntemde sağlanabilir. Özellikle süs bitkilerinde, doğada var olan stoklar hızla sökülmekte fakat bu sökülen bitkilerin vegetatif olarak üretimleri yavaş olmaktadır. Daha fazla bitki için bu defa tabiat daha fazla tahrip edilmektedir. Bitkinin hayat döngüsünün uzun ve çoğalma oranının düşük olması nedeniyle var olanı sökmek yerine bitkiyi üretmeye yönelik hızlı ve kontrollü çoğaltım yöntemlerinin kullanılması zorunlu hale gelmiştir (Ellialtıoğlu ve ark. 1999). Bu amaçla in vitro kültürler yoğun olarak kullanılmaktadır.
Kullanılan eksplant ve kültürün yanında kültür ortamı da önemlidir. Mikroüretimin farklı safhalarında amaca göre ortamlar da değişmektedir. Meristem kültürünün ilk uygulandığı 1940’lı yıllarda White ortamı kullanılmış, daha sonraları yapılan çalışmalarda ise Murashige-Skoog ortamlarının daha başarılı olduğu tesbit edilmiştir. Daha sonra bu ortamlarda değişik modifikasyonlar ve bu ortamlarla kombinasyonlar yapılarak yapılan uygulamalarda da başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Gelişmenin başlatılması, sürgün oluşturma, kök oluşturma gibi her safhada farklı yoğunluk ve oranda büyümeyi düzenleyiciler kullanılmaktadır. Bu konu üzerinde yıllardır birçok çalışma yürütülmüştür, hala da çalışmalar devam etmektedir. Sitokininler (BAP) hücre bölünmesini uyararak; oksinler (NAA, IAA) ise düşük düzeyde hücre büyümesini ve yüksek konsantrasyonlarda hücre bölünmesini uyararak sürgün oluşumunu sağlarlar. Bu iki grup büyüme düzenleyicisi arasındaki denge oldukça önemlidir. Amaca yönelik denge kurulamazsa dokular ölebilir veya sürekli kallus oluşturarak amacın dışına çıkabilir. Köklenme aşamasında ise engelleyici rol oynadıkları için oksinler ve sitokininler ortamda ya çok az düzeyde olmalı, ya da hiç bulunmamalıdır (Çelik 1998).
Kök oluşumu da tamamlanmış bitkilerin saksılara alınma ve dış koşullara alıştırılması da oldukça önemlidir.
Asmada anter kültürü (Çelik ve ark. 1999).
Çünkü tamamen steril ortamda oluşan ve büyüyen bu bitkicikler çevre şartlarına karşı oldukça duyarlıdır, kök sistemleri çok kuvvetli değildir. Yüksek oranda nem içeren ortamlarda yetiştirildiklerinden, anatomik olarak yüksek nemde yetiştirmeye elverişli bir biçimde gelişmiştir. Bu sebeple, öncelikle fazla su kaybının önleneceği bir ortam hazırlanmalı, bu çevre şartları sağlanmalıdır.
Meristem Kültürü:
Meristem kültürü, sürgün ucundaki meristematik büyüme konisi ile hemen altındaki birkaç yaprak taslağını içeren kısmını, aseptik in vitro koşullarda geliştirilmesidir. Virüs, virüs benzeri bakteriyel ve kontrolü zor olan mantari hastalıkları taşımayan bitki elde edilmesinde başarılı olarak kullanılmaktadır. Meristematik bölgenin virüsten temiz olduğu düşünülerek virüssüz bitki elde etmek için küçük boyutta eksplantların kullanılması önerilmektedir. Bu amaçla meristemler bir veya iki yaprak taslağıyla izole edilmeli ve eksplant büyüklüğü 0,2-0,5 mm arasında olmalıdır (Bürün ve Türkoğlu 1996).
Pek çok araştırıcı tarafından virüssüz bitki elde etmek için meristem kültürüyle birlikte termoterapi ve kemoterapi de kullanılmaktadır. Ayrıca termoterapi uygulamasıyla daha büyük boyutta explantlar kullanılabilmektedir. Meristem kültürüyle termoterapi ve kemoterapi ile % 100’e ulaşan virüs eliminasyon usağlanmıştır (Bürün ve Türkoğlu 1996).
Meristem kültürü dört aşamadan oluşmaktadır (Şekil 1):
1- Meristemin izolasyonu ve ortama dikilmesi,
2- Gelişmeninbaşlatılması ve sürgün oluşturma,
3- Sürgünlerin köklendiril-mesi,
4- Elde edilen bitkilerin saksılara şaşırtılması ve dış ortama ahştınlması (Çelik ve ark. 1999)
Sürgün ucu kültürü:
Meristem kültüründen farklı olarak daha büyük eksplantların kullanılmasıdır. Bu üzerinde çalışılan türe göre değişmekle birlikte 2 mm-2 cm arasındadır. Yaygın olarak in vitro’da hızlı çoğaltım amacıyla kullanılmaktadır (Çelik ve ark. 1999; Bürün ve Türkoğlu 1996).
Şekik 5. Asmada protoplast kültürü (Çelik ve ark. 1999)
İn vitro mikro aşılama:
Özellikle köklenme sağlanamadığı için meristem kültürü yoluyla tam bitki elde edilemeyen türlerde yaygın olarak kullanılır. Anaç çöğürüne ait genç sürgünün 1,5-2 cm’den tepesi vurulduktan sonra üzerine 0,1-0,5 mm büyüklüğündeki sürgün ucu meristeminin in vitro koşullarda aşılanması esasına dayanır (Şekil 2) (Çelik ve ark. 1999).
Hızlı ve virüsten ari bitki eldesinin yanında özellikle aşılama çalışmalarında aşı uyuşmazlıklarının düzeyinin ve mekanizmasının incelenmesi ve erken dönemde tesbit edilmesini sağlar. Anter kültürü
Diploid bitkilerden izole edilen anterler, in vitro koşullarda geliştirilerek haploid bitkiler elde etmek amacıyla kullanılır. (Şekil 3) Böylece homozigot hatlar çok kısa sürede elde edilebilmektedir. Elde edilen bu haploid bitkilerden de bazı mutagen uygulamalarıyla dihaploid bitkiler elde edilebilmektedir. Bu yöntemle elde edilmiş bahçe bitkilerinde hücrelerin irileştiği, bitkinin daha iri bir hal aldığı ve bu bitkilerde fenolik madde birikiminin daha fazla olduğu tesbit edilmiştir (Çelik ve ark. 1999).
Embriyo kültürü
Çoğaltmada tohumunun kullanılma imkanı olmayan tür ya da çeşitlerde kullanılır. Özellikle de embriyo absorbsiyonu yüksek çeşitler (Cardinal, Clslu vb.), stenospermokarpik çekirdeksiz çeşitler (Sultani ve Yuvarlak Çekirdeksiz, Perlette) ve boş çekirdekli çeşitlerde ıslah çalışmalarında kullanılır (Şekil 4) (Çelik ve ark. 1999).
Yine turunçgillerde tohum taslağından diploid zigotik embriyonun çıkarılmasıyla geriye kalan nuseller embriyodan virüssüz ve ana bitkinin özelliklerini gösteren bitkilerin elde edilmesine imkan sağlamaktadır (Taşdemir 1998; Tibet 1997).
Kalkış kültürü
Bitkilerin değişik organ veya dokularının kallus oluşturmaya teşvik edilmesi esasına dayanır. Kallus elde etmek için kök, kotiledon, hipokotil, yaprak ayası, damar, çiçek durumu, embriyo, gövde segmentleri gibi bitki kısımları eksplant olarak kullanılmaktadır.
Protoplast kültürü
İzole edilen protoplastların hücre modifikasyonu ve somatik hibridizasyon yöntemleriyle uygun besi ortamlarında kültüre alınmasıdır. Bu yöntemle somaklonal varyasyonlar sağlanabilir, melezleme imkanı olmayan türler protoplast füzyonu ile melezlenebilir (Şekil 5). Protoplast kültürü üzerinde hücre bölünmesi ve kallusa dönüşüm yönünden başarılı sonuçlar elde edilmiştir. ❖
KAYNAKLAR
Çelik, S., 1998. Bağcılık (Ampeloloji) Cilt-1. Anadolu Matbaası, Tekirdağ, 426 s.
Çelik, H. Ağaoğlu, Y. S., Fidan, Y., Marasalı, B., Söylemezoğlu, G., 1999. Genel Bağcılık. Sunfidan A.Ş. mesleki Kitaplar Serisi: 1. Ankara, 253 s.
Ataseven, E„ üzün, H.I., 1996. Kivinin doku kültürü yöntemiyle üretilmesi üzerinde araştırmalar. Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi 9(1) : 10-20.
Gönülşen, N„ 1987. Bitki doku kültürü yöntemleri ve uygulama alanları. Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Yayın No: 78, İzmir, 140 s.
Çağlar, G., 1997. Bitkisel ve hayvansal üretimde biyoteknoloji. Tarım ve Köy Dergisi Sayı: 118, Sayfa: 67-68.
Bürün, B., 1996. Buğdaygillerde in vitro kültürler. Yüzüncü Yıl üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi 6(4): 81-95.
Özzambak, E., Özen, Ş., Kabakçı. M., 1999. Lisianthus’nu mikroçoğaltımı üzerine araştırmalar. 1. ulusal Süs Bitkileri Kongresi Bildirileri: 151 -156, 6-9 Ekim 1998, Yalova.
Ellialtıoğlu, Ş., Tıpırdamaz, R., Çakırlar, H., 1999. Kardelenin İn vitro çoğaltım olanakları. 1. ulusal Süs Bitkileri Kongresi Bildirileri: 175-180, 6-9 Ekim 1998, Yalova.
Bürün, B., Türkoğlu, G., 1996. Meristem ve sürgünucu kültürleri. Yüzüncü Yıl üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi 6(3): 103-111; 169-187.
Taşdemir, T, Tibet, H., 1999. Nusel ler bazı turunçgil çeşitleri üzerinde araştırmalar. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı TAGEM Tarımsal Araştırma Özetleri-1997, No: 2, Sayfa: 28, Ankara.
M. BİLİR; Ziraat Mühendisi Yayın Dairesi Başkanlığı
Average Rating